ERP kavramı son on yılda çok fazla öne çıkmaya başladı. Bu öne çıkışla birlikte, ERP arayışları ve talepleri de aynı şeklide arttı. Bu artış ülkemiz için hayra alamet bir şekilde ilerleme gösteriyor muydu? Tabi ki hayır! Gelin ERP’nin ülkemizdeki seyri ile ilgili tarih sayfalarında biraz gezinti yapalım.
ERP dediğimizde ilk akla gelen şey, müşteri ihtiyaçları ve talepleri ile bu ihtiyaç ve talepleri karşılayacağını ifade eden yazılım firmaları oluyor. Bu ihtiyacın ortaya çıkması sonucu çokça yazılım firmasını da ortaya çıkardı. Yolculuğumuzun ilk adımlarını yazılım firmalarından yana atalım. ERP yazılımları ile ilgili kavramları ezberleyen ve ürettiği yazılım paketlerinin içindeki modüllerin isimlerini de ERP’leştiren ve bu tanımlara göre tanıtım metinleri hazırlayan, tek kişilik firmalardan çok kalabalık firmalara uzanan bir aralıkta, ERP yazılımları üretilmeye başlandı. ERP’nin mantığını kendi içinde oturtamamış bu firmaların büyük çoğunluğu eş, dost ve arkadaş aracılığıyla satışlar yapmaya çalışmakta ve sektöre ağır hasarlar vererek yaşamını devam ettirmeye çalışmakta.
İçerisinde, insan kaynakları, üretim yönetimi, depo yönetimi, maliyet analizi, malzeme ihtiyaç planlama ve daha birçok özelliği barındırmayan ve sadece klasik muhasebe kayıtlarını yapabilen bu yazılımlar bir kontrol ve denetim mekanizması olmadığı için sektörel kimliğe zarar vermeye devam ederek çalışmalarını sürdürmektedir. Sadece bunula da bitmiyor, teknik destek, satış, eğitim, danışman, analist ve proje yöneticilerini de içinde barındırmayan bu firmalar, ERP dünyasına negatif yönde katkı sağlamakta.
Burada sorun, bu tarz firmaların var olmasında mı? Yoksa, bu firmaları seçen ve onlarla daha düşük maliyetli iş yapmak adına, kendi işletmesini zarara sokmayı göze alan işletmelerde mi? Bu konuyu da ayrıca ele almak gerekecek. Fakat, kod yazmayı bilen ve daha önce bir yazılım firmasında geliştirme işinde çalışan kişi ya da kişilerin yaptığı ve satışa sunduğu adına ERP dedikleri yazılımları denetleyen bir mekanizmanın ülkemizde acilen kurulması gerekiyor. Onaylı bir ERP yazılımının satışına izin verilmeli ve bunun içinde firmaların bazı ön koşullara uygunluğunun olması şartı getirilmeli. Her zaman söylerim, bu ülkede birbirleri ile iletişimleri çok zayıf olan birçok mesleğin, oda, dernek, denetleyici kurulu, meslek örgütlenmesi ve federasyonu var. Fakat, anlık iletişimi çok hızlı, kendini ifade etme konusunda yeterli, hem diğer sektörlerin açıklarını bilen (danışmanlık ve hizmet verdiği için) ve onları rayına sokmak için yazılımlarını üreten firmaların ait olduğu bir yapı ne yazık ki yok. Yıllarca Tubider bünyesinde bu tarz konuları takip edip durdum. Yönetme hırsı haricinde sektöre yönelik meslek kuralları koyabilecek bir aşamaya gelememesine üzüldüğüm bir yapıdır Tubider. Aynı şey ERP yazılım üreticileri içinde geçerli.
Böylesi bir yapı ERP firmaları içinde kurulduğunda, mesleki yeterlilikleri tam olan birkaç kişiyi bir araya getirip firma kurmasına izin verilmeli. Ülkemiz mesleki yapılanmalar ve iş yapış şekilleri olarak ilginç bir yapıda olduğu için, açıklar her zaman var olacaktır. Örneğin, psikologlara danışmanlık bürosu açma izni vermeyen sistem, yaşam koçluğu eğitimi alan (ki o da resmi makamlardan alınma değil) insanlara danışmanlık bürosu açtırıp, insanların psikolojik durumlarına müdahale etme olanağı sağlayabiliyor. Aynı şey ERP sektörü içinde geçerli, gerçekten işini doğru yapan, yapılandırmasını müşterinin ihtiyaçlarına göre şekillendiren, her türlü eğitimi alan ve personelini de sürekli eğiten, yazılımın geliştirilmesi için yatırım yapan firmaları, serbest rekabet alanında zayıf bırakacak ve rekabette haksızlığa uğratacak iş yapış modellerinin de önüne geçilerek, ERP satıcılarının kimliğine yönelik olumsuz düşüncelerde bir nebze ortadan kalkmış olacaktır diye düşünüyorum.
Kaynak: https://www.erphaber.com.tr/erplestiremediklerimizden-misiniz/